MİRASÇILAR TARAFINDAN AÇILAN, EHLİYETSİZLİK SEBEBİYLE TAPU İPTAL DAVALARI

Ölüm halinde geride kalan mirasçılar, bazı durumlarda ölen anne ya da babalarının akıl sağlığının yerinde olmadığı bir dönemde yaptığı devirlerin iptalini isteyebilmektedir. Gerçekten de, muris devir yaptığı dönemde, nörolojik bir takım hastalıklara düçar olmuş olabilir. Miras hukukunda, kural olarak her türlü davanın ancak tüm mirasçılar tarafından birlikte açılabileceği, içtihatlarla da yerleşmiş yasal bir zorunluluktur. Tek mirasçının, muris tarafından yapılan işlemin, ehliyetsizlik sebebiyle iptalini tek başına talep edebilmesi zaten yasal olarak mümkün değildir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2012/1-1808 K.2013/699 numaralı 15.05.2013 tarihli kararında, davacının ehliyetsizlik iddiası ispatlanmış olmasına rağmen, dava dışı yasal mirasçılar olduğu için bu dava usulden reddedilmiştir. Şöyle ki karada;

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak miras payı oranında tapu iptali ve tescil istenilen davada mahkemece miras bırakanın ehliyetsiz olduğunun belirlenmesi karşısında; her iki hukuki sebebin de mahkemece gözetilmesinin olanaklı olup olmadığı, buna göre de miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.04.1990 gün, 1990/1-152-1990/236 sayılı kararında vurgulandığı gibi davada maddi olaylar bakımından bir kaç hukuki sebebin bir arada gösterilmesinde, ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.

Ne var ki, ehliyetsizlik iddiası kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerekeceğinden, öncelikle bu iddia yönünden bir araştırma yapılmasında zorunluluk vardır. Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme gücü bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Kişinin ehliyetli olduğunun saptanması halinde, davada dayanılan diğer hukuki sebep olan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalıdır.

Mahkemece alınan 14.09.2007 tarihli Adli Tıp Kurumu 4.İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapora göre, miras bırakan H. B.nin akit tarihi itibariyle ehliyetsiz olduğu saptanmıştır. Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasında bu husus, uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece ehliyetsizlik saptandığına göre, artık muris muvazaası iddiasının araştırılmasına gerek yoktur.
Çözümlenmesi gereken diğer husus, ehliyetsizlik iddiasında davacılar lehine miras payı oranında iptal tescil kararı verilip verilemeyeceğidir.

Bilindiği üzere; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599.maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibari ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunu’nun 640.maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Türk Medeni Kanunu’nun 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp, hak sahibi olan ortaklıktır.
Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Kural olarak iştirak halindeki mülkiyet kuralları (mülga 743 sayılı TKM m. 581, 630; 4721 sayılı m. 701, 702 ) gereğince, miras şirketinin (terekenin) tümüne ilişkin davaların, bütün mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir.  Mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcuttur.

Yine 01.04.1974 Tarih, ½ Sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı’nda ise, “ Bir kimsenin mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış sözleşmesinin muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri belirtilmiştir.Bu içtihatı birleştirme kararı uyarınca mirasçıların, miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmak kastı ile taşınmazı temlik etmeleri halinde, her bir mirasçının miras payı oranında dava açabileceği benimsenmiştir. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı istemlerde, terekeye değil, mirasçıya karşı yapılmış haksız bir fiilin varlığı kabul edilmektedir. Bir kısım mirasçılar miras bırakanın iradesini kabullenerek dava açmayabilirler. Bu nedenle tüm mirasçıların davada yer alması zorunlu değildir. Sonuçta, tapu iptali ve tescile, muvazaayı ileri süren mirasçı ya da mirasçılar lehine hükmedilir.Dava açmayan mirasçılar yönünden temlike konu işlem geçerli olarak kalır.

Somut olayda, miras bırakan H.B. 27.04.2004 tarihinde vefat etmiş olup, geriye mirasçı olarak eşi A. B., dava dışı D. B.ve davacılar D. ve B.B. kalmıştır. Eldeki davada ehliyetsizlik iddiasına dayalı mülkiyet çekişmesi bulunduğuna, tüm mirasçılar davada yer almadığına ve tüm mirasçılar adına ya da taşınmazın terekeye iadesi istemi ile dava açılmadığına göre, bir kısım mirasçılar tarafından pay oranında tapu iptali ve tescil istemli açılan davanın dinlenilmesine olanak yoktur.
O halde ehliyetsizlik iddiası ile mirasçılardan biri ya da birkaçı, miras payı oranında iptal tescil istemi ile dava açamayacağından, davanın reddine karar verilmelidir.”
denilmektedir.


İş bu Yargıtay Genel Kurul Kararında açıkça hüküm altına alındığı üzere, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğu için, miras ortaklığına ilişkin davaların tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Yani bütün mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu şekilde bütün mirasçıların birlikte açmadığı, murisin ehliyetsiz olduğu iddiasına dayanan tapu iptal davaları usul gereği reddedilecektir.

Call Now Button