İŞVERENİ, ADLİ VEYA İDARİ MAKAMLARA ŞİKAYET EDEN İŞÇİNİN DURUMU NE OLUR ?
İşçi çalıştığı işyerinde bir takım gereklilikler sebebiyle, işvereni adli ya da idari makamlara şikâyet etmek zorunda kalabilir. Mesela iş yerinde iş kazası olmasına rağmen, iş kazasının kuruma bildirilmemesi durumunda işçi kuruma ihbarda bulunabilir. İş yerinde çifte bordro uygulamasının bulunması sebebiyle, işçinin gelirinin eksik gösterilmesi durumunda, işçi işvereni kuruma şikayet edebilir. Bu durumda işverenin işçiyi tazminatsız olarak işten çıkarıp çıkaramayacağı merak edilmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre, işveren işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini feshederken, geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. Bu maddenin ( c) bendinde, mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip için, işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvuran veya bu hususta başlatılmış sürece katılan işçinin, bu sebeple işten çıkarılamayacağı düzenlenmiştir. İşçinin haklarını takip için adli ya da idari makamlara başvuru yapması, işvereni bu kurumlara şikâyet etmesi, işçinin işten çıkarılması için geçerli bir neden değildir. Bu sebeple işten çıkarılan işçiler, işe iade davası açtıkları takdirde bu davayı kazanacaklardır. Yine bu sebeple işten tazminatsız olarak çıkarılan işçiler, dava açtıkları takdirde tazminatlarını dava yoluyla alabileceklerdir.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 21.09.2017 tarih, 2016/19871 E. 2017/13923 K. sayılı kararında;
“.. . bu itibarla mevzuattan yada sözleşmeden doğan takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak nedeniyle yapılan fesih geçerli bir sebep teşkil etmeyeceğinden ……davanın kabulü gerekirken …reddine karar verilmesi hatalı olmuştur…” şeklinde karar verilmiştir.