Türk Medeni Kanunu’nun 182.Maddesi 2. Fıkrasında; “ velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır..” denilmektedir.
İş bu kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Yani çocukları için eşine, iştirak nafakası ödemesi gerekmektedir. Bu kanun maddesinden anlaşılacağı üzere, velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin iştirak nafaka sorumluluğu, müşterek çocuğun ihtiyaçları ve bu eşin maddi olanaklarıyla sınırlandırılmıştır. Bu sebeple, müşterek çocuk için ödenmesi gereken iştirak nafakası miktarı sınırsız değildir. Her şeyden önce, ödeme yükümlüsü, maddi olarak ödeme kudretine sahip olmadığı bir nafaka miktarı ile sorumlu tutulamaz. Eşin gücü oranında, müşterek çocuğun ihtiyaçlarına katılma yükümlülüğü bulunmaktadır.
İştirak nafakası miktarının belirlenmesinde, nazara alınan ilkelerden birisi de, ana baba gücü oranında iştirak nafakası vermelidir ilkesidir. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 17.09.2012 tarih, 2012/14251 E. 2012/21371 K. sayılı ilamında;
“…velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. ( TMK md. 182/2 ) ….” Şeklinde hüküm vermiştir.
Nafaka miktarının belirlenmesinde, anne ve babanın gücü yanında, çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Bu sebeple, eşin nafaka yükümlülüğünün sınırı belirlenirken, eğer çocuğun malvarlığı varsa, bu durumunda nafaka miktarının belirlenmesi sırasında dikkate alınacağı gözden uzak tutulmamalıdır. Yargıtay çocuğun gelirinin kendi bakım ve eğitimini karşılar düzeyde olması halinde anne ve babanın iştirak nafakası yükümlülüğü ortadan kalkacağı görüşündedir.
İştirak nafakası yükümlülüğünün sınırı yasal olarak, yükümlülük sahibi anne veya babanın maddi gücü olmakla beraber, bu konudaki içtihadı ve doktrinel tek kriter bu da değildir. Örneğin; velayet hakkına sahip olmayanın gücü çocuğunu diyelim Kanada’da okumasına yetecek düzeyde olsa bile, nafaka yükümlüsünün bu yönde oluşan gidere katılma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 23.10.1986 tarih 9787-9191 sayılı kararında ; “…Ülke ve dünya gerçekleri bir yana bırakılmadan, aşırılığa kaçmadan, doğru, makul ve gerçekçi sınırlar içinde kalmaya özen gösterilmelidir…” denilmektedir. Başka bir anlatımla, iştirak nafakasının miktarı belirlenirken nazara alınacak giderler abartılmamalıdır.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak ve iştirak nafakası ödemek zorundadır. Peki iştirak nafakasının miktarı belirlenirken, velayeti kullanan diğer eşin geliri dikkate alınır mı? Bu soruya verilecek cevap elbette evet olmalıdır.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 27.01.2004 Tarih 33-415 sayılı kararında;
“…Davadai 2001 yılında hükmedilen aylık 150,00 TL iştirak nafakasının 250,00TL ye yükseltilmesi istenilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyada ki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, iştirak nafakasının niteliğine, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücüne ve özellikle 1998 doğumlu küçüğün yaşı itibariyle gerçekleşebilecek ihtiyaç durumu ile davacı annenin de bu ihtiyaçlara katkıda bulunacağı gözetildiğinde hükmedilen nafaka miktarı fazla olup, TMK 4 maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine de uygun bulunmamıştır…” denilmektedir.
Ayrıca iştirak nafakası miktarı belirlenirken, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine ana baba eşit olarak değil, gücü oranında katılmak zorundadır. Başka bir anlatımla ana ya da baba iştirak nafakasına kendi güçleri oranlanarak katılacaklardır.