Modern dünyanın en önemli dava konuları arasında alacak davaları yer almaktadır. Sanayinin geldiği boyut ve ticaretin globalleşmesi, biçimlerinin değişmesi, değişen ekonomik koşullar karşılıklı alacak davalarının da her geçen gün artmasına neden olmaktadır. Söz konusu ticaret olunca sürece dahil olan sözleşmeler, resmi evraklar, çek ve senet gibi ödeme türleri, borçların ödenmemesi gibi hususlar da devreye girebilmekte ve bu hususlar alacak davalarının açılmasına sebep olmaktadır.
Alacak davası, alacağını borçludan hukuki yollarla alabilmek adına tercih edilmiş bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Alacak davalarında mahkeme tarafından tespit ve icra emri kararı verilebilmektedir. Peki, alacak davası nasıl ve hangi durumlarda açılabilir? İşte günümüzün en sık görülen dava türlerinden biri olan alacak davalarına ilişkin merak edilenler…
Alacak Davalarında Borca Konu Olan Koşullar
Bugün ticaretin boyutunun değişmesi ve çeşitli biçimlerinin bulunması, ödeme seçeneklerinin farklılaşması ve hatta artık ticaretin de, ödeme yöntemlerinin de giderek dijitalleşmesi alacak davalarına da farklı boyutlar getirmiş ve alacak davası çeşitlerini artırmıştır. Geniş bir konu kapsamı olması sebebiyle alacak davalarının da çok çeşitli konuları ve sebepleri bulunmaktadır. Günümüz alacak davalarında alacaklılar ve borçlular için 4 ana konu söz konusudur. Hem alacaklılar hem de borçlular için söz konusu olan durumlar şunlardır:
*Sözleşme
*Haksız fiil
*Sebepsiz zenginleşme
*Vekaletsiz iş görme
Alacak davalarında öne çıkan, bu 4 ana konu, kişiler arasındaki borç ilişkisini meydana getiren konulardır ve borçlanan şahıslar, temerrüde düşürmeden borçlarını ödemek zorundadırlar. Eğer borçlu kişiler, borçlarını zamanında ödemezlerse, alacaklı olan kişiler alacak davası için yetkili mercilere başvuruda bulunabilirler.
Alacak davalarında davanın açılabileceği yetkili mahkemeler, borca konu olan sözleşmenin türüne ve niteliğine göre belirlenmektedir. Örnek vermek gerekirse, eğer kira sözleşmesinden kaynaklı bir borçlanma söz konusuysa, alacaklı kişi alacak davası için Sulh Hukuk Mahkemesine başvurmalıdır. Yapılan iş sözleşmelerinden kaynaklanan bir borçlanma durumu söz konusu olduğunda ise alacak davası için başvurulacak yetki merci İş Mahkemeleridir.
Alacak davalarında, başvuruda bulunulan mahkeme dava süreci sonunda alacaklının haklı olduğuna karar verirse alacağın ödenmesine, ödenme biçimine ve ödenme süresine de karar verebilir ve bu kararı söyler. Bunun üzerine alacaklı olan kişiler, borçlu olan kişilere yönelik ilamlı icra takibi başlatabilmektedirler.
Peki, her alacaklı-borçlu ilişkisi sürecinde alacak davası açılabilir mi? Alacaklının borçlu olan kişiye dava açabilmesi için oluşması gereken birtakım durumlar söz konusudur. Bu durumlar şunlardır:
*Alacağın muaccel olması, daha açık bir ifadeyle alacağın borçludan istenebilir durumda olması gerekmektedir.
*Borçlunun borcunun ödemesi gerektiği tarihte ödememesi, ödeme gününü geçirmiş olması gerekmektedir.
*Borçlunun borcunu ödememiş olması gerekmektedir.
*Alacaklıların net bir şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir.
Alacağın net olmadığı durumlarda Belirsiz Alacak Davası gündeme gelmektedir.
Belirsiz Alacak Davası
Alacak davalarına konu olan alacak türü para ise, davacı talebini başvurusunda açıkça belirmelidir. Aksi takdirde hakim talebinden daha azının ya da daha fazlasının ödenmesine hükmedebilir. Öte yandan bazı alacak davalarında davacının bu talebi belirlemesi kolay değildir. Örneğin manevi ya da haksız fiil nedeniyle açılan tazminat davalarında davacı talebini belirleyemeyebilir. İşte bu tür durumlarda da Belirsiz Alacak Davası gündeme gelmektedir.
Belirsiz alacak davaları için alacaklının daha lehine bir dava türü olduğunu söylemek mümkündür. Zira belirsiz alacak davası açıldığı an itibariyle zaman aşımı durumu ortadan kalkmaktadır bu da alacaklı için avantaj sağlayan bir durumdur.
Alacak Davası Dilekçesi
Açılacak olan her türlü davada olduğu gibi alacak davasında da başvuru için bir dilekçe hazırlamak gerekmektedir. Alacak davası dilekçelerinin de olmazsa olmazları bulunmaktadır.
Öncelikle alacak davası dilekçesinde davaya konu olan borç ve bu borcun nasıl geliştiğine dair tüm süreç açıkça belirtilmelidir. Borcun gelişmesine ilişkin kanıtlar alacak davası dilekçesinde yer almalıdır. Aksi bir durumda hak kaybı söz konusu olabilmektedir.
Borcun Tahsil Edilmesi ve Zaman Aşımı
Alacak davası denildiğinde akla zaman aşımı durumu da getirilmelidir. Dava sonucunda alacağın zaman aşımına uğramadan alacaklı tarafından tahsil edilmesi son derece önemlidir. 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren Borçlar Kanununa göre, borcun niteliğine göre dava zaman aşımına uğrayabilmektedir. 1 yıl, 3 yık hatta 10 yıla kadar borç tahsil edilmezse zaman aşımı söz konusu olabilmektedir.
Diğer Yazılarımız: