Uygulamada, işçiler bazen işveren tarafından istifa dilekçesi imzalamaya zorlanabilmektedir. Genellikle işçiye, eğer istifa dilekçesi imzalamazsan “alacaklarını alamazsın, dava açsan bile 2-3 yıl bu davalar sürer, hakkında soruşturma başlatacağız “ şeklinde baskılar yapılabildiği görülmektedir. Peki bu şekilde iradesi fesada uğratılan işçinin imzaladığı bu istifa dilekçesi geçerli olacak mıdır ? Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, işçiyi bu şekilde korkutarak alınan istifa dilekçelerinin hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır. Çoğu zaman işveren, işçiden hem istifa dilekçesi almakta, hem de işçiye kıdem tazminatı ödemektedir. İstifa eden işçinin kıdem tazminatına hak kazanamayacağı gerçeği karşısında, istifa dilekçesi imzalattırılan işçiye kıdem tazminatının ödenmesi, işçinin istifa iradesinin bulunmadığının delili sayılmalıdır.
Çoğu zaman işçiler, işverenin bu tavrı karşısında haklarını alamayacağını düşünerek, işverenin bu baskısına boyun eğmektedirler. Oysa böyle durumlarda açıkça işçinin iradesi fesada uğratıldığından imzalanan istifa dilekçesinin bir geçerliliği bulunmamaktadır. Bazen de işçi hakkında soruşturma yapılacağı, savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı söylenmekte ve işçi bu şekilde baskı altına alınmaktadır. Bu örnek durumların hepsinde, işçi istifa etmemekte, istifaya zorlanmaktadır. Bu sebeple iradesi fesada uğratılan işçinin, imzaladığı istifa dilekçesinin bir geçerliliği bulunmamaktadır.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 2018/2698 E. 2018/6873K sayılı kararında;”…Mahkemece bozmaya uyulmakla tanık dinlenmiş, iradeyi fesada uğratacak baskı unsuru olmadığından, istifa etmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Fakat tanık ifadesinden anlaşılacağı üzere davacıya “ya istifa dilekçesini imzalarsınız ya da haklarınızı mahkeme kararıyla almak için 1 sene-2 sene uğraşırsınız” denilmiştir. Bu bir baskıdır. Davacının istifa dilekçesi imzalarken iradesi davalı tarafından baskı ile fesada uğratıldığı gibi, kıdem tazminatının ödenmesi de savunması ile çelişkilidir….”